
Doğu Afrika’nın en güzel şehirlerinden biri, Kenya’nın başkenti Nairobi. Her geçen gün gelişmeye devam eden şehirde birbiri ardına sanat galerileri, restoranlar ve butikler açılıyor. Bu gelişmede üniversiteli genç nüfusun artışı büyük rol oynuyor. Kenya’da yapacağınız bir safari seyahati için yolunuzun Nairobi’den geçmesi gerekiyor. Kenya’nın başkenti olan bu şehre THY’nin İstanbul’dan 6 saat süren direkt uçuşu ile ulaşabiliyorsunuz. İster Maasai Mara’ya gitmeden önce, ister gittikten sonra bu güzel şehirde mutlaka bir gün geçirin. Yapacak çok şey olmamakla birlikte, size önereceğim birkaç aktivite son derece güzel saatler geçirmenize yardımcı olacak. Size yapmamanız gereken tek şeyin ise maalesef neredeyse bütün turistlerin uğradığı Carnivore restorana uğramak olduğunu söyleyeceğim. Safaride gördüğünüz pek çok hayvanı sonra gelip burada yemek pek de hoş bir deneyim olmuyor, benden söylemesi!
Nairobi’ye “serin sular” anlamına gelen ismi, İngiliz prolateryası tarafından ortasından geçen balçık nehre ithafen veriliyor. En az Afrika ve Afrika insanı kadar hüzünlü bir hikayesi var şehrin. Veba salgını yüzünden baştan sona yakılan, sıtma salgınıyla sarsılan, savaşlar, patlamalar yaşayan Nairobi 1914’te Out of Africa‘nın yazarı Karen Blixen’ın gelişiyle makus talihini yeniyor. O yıl popülarite kazanmaya başlayan şehir bugün son sürat büyümeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan talihsiz terör olayı bile gelişimine gölge düşüremedi. Tabii daha çok yol kat etmesi gerekiyor. Ben Nairobi’yi son 1,5 yıl içerisinde üç kez ziyaret ettim ve her seferinde inanın İstanbul trafiğini özledim! Çünkü şehirde her yer inşaat, yollar ya kapalı ya daraltılmış, trafik akmıyor, tüm bunların üzerine bir de Afrika sıcağını düşünürseniz her şey daha da zor bir hal alıyor. Ama yine de Nairobi güzel, hem de çok güzel. Neler güzel derseniz…
Karen Blixen House: Ünlü yazarın yaşadığı ve Out of Africa kitabını kaleme aldığı ev bugün harika bir müze (yukarıda fotoğrafı yer alıyor). Filmin çekildiği Ngong Tepeleri’ne bakan evi gezerken Robert Redford ve Meryl Streep’in muazzam oyunculuklarını bir kez daha hatırlıyorsunuz. Bahçesinde restoranda öğle yemeği yemenizi ısrarla tavsiye ederim. www.museums.or.ke
Giraffe Center: African Fund for Endangered Wildlife (Tehlike Altındaki Yaban Hayatı İçin Afrika Fonu) tarafından yönetilen zürafa merkezi, şu an nesli tehlike altında olan Rothschild’s zürafasını korumayı amaçlıyor. Dili 45 cm’yi bulan bu zürafaları yakından görmek ve bağışta bulunmak için bu merkeze mutlaka uğrayın. www.giraffecenter.org
David Sheldrick Elephant Orphanage: Fil Yetimhanesi, mutlaka uğramanız gereken bir merkez. Yetim fillerin getirildiği merkezde onları yakından sevmek, beslemek mümkün. Okulların da sık sık ziyaret ettiği yetimhanede minik Kenyalı çocuklarla bir araya gelme fırsatı da yakalıyorsunuz. Bağış yapmayı unutmayın. www.sheldrickwildlifetrust.org
Muthaiga Country Club: 1913 yılında zengin İngilizler tarafından kurulan kulüp Karen Blixen’ın da sık sık dansa geldiği bir mekanmış. Kenya’nın en görkemli partileri burada yapılırmış. Kolonyal mimarinin ihtişamını hala koruyan kulüpte mutlaka öğle ya da akşam yemeği yiyin. www.mcc.co.ke