Zambiya dört nala

Ödüllü rehberim Abraham, “Safari sadece bakmakla ilgili değildir”  diyor. “Aynı zamanda dinlemektir. Hayvanların sesine kulak vererek kim, nerede olabilir, anlamaya çalışırsın.”

Anlamıyorum!

Daha detaylı anlatıyor: “Hayvanların alarm sesleri vardır. Mesela birdenbire farklı bir sesle bağırmaya başlayan babunlar görürsün ve bir bakarsın hepsi biraraya toplanıyor. Demek ki yakınlarda bir yırtıcı var ve tehlikeyi birbirlerine haber veriyorlar. Söz konusu yırtıcı bir aslan, leopar ya da sırtlan olabilir. Sen de bu sesi fark eder, dinler ve babunların bağırdığı yöne doğru ilerleyerek yırtıcıyı bulmaya çalışırsın. Böyle böyle çıkar safarinin tadı. Doğa senin onu dinlemeni, anlamanı ve keşfetmeni bekler.”

Afrika’nın en eski ve tabii deneyimli rehberlerinden birinden iyi bir safari nasıl yapılır, öğrenmeye devam ediyorum. “Doğada her ses, her iz kıymetli. Çünkü her şey hayvan davranışlarına dair ipuçları veriyor.” Mesela çıktığımız bir yürüyüş safarisinde impalaların dışkılarının toplandığı bir tepecik görüyoruz. Bize göre bir nevi tuvalet. Ama hayvanlara göre bir aşk tepeciği. Nasıl mı? Erkek impala buraya gelip dışkı öbeklerini tek tek koklayarak çiftleşmeye en uygun eşin hangisi olabileceğini tespit ediyor ve onu bulmak üzere yola koyuluyor.

Tüm bunları Zambiya’da, ülkenin en köklü safari şirketi Norman Carr Safaris’in kamplarında konaklarken öğreniyorum. Zambiya, son yıllarda yaptığı ataklarla özellikle lüks safari turizminde başrol kapmaya çalışıyor. Kolay iş değil. Safarinin anavatanı kabul edilen, ayrıca Büyük Göç gibi muhteşem bir doğa olayına ev sahipliği yapan Kenya ve Tanzanya ile rekabet etmesi gerekiyor. Ama bana göre başarıyı en az onlar kadar hak ediyor. Zambiya topraklarında yer alan Victoria Şelaleleri, Luangwa Vadisi ve Nehri başlı başına birer doğa harikası. Özellikle de Zümrüt Sezon dedikleri yağışlı sezonda ziyaret ettiğinizde yeşilin binbir tonunu görüyor, henüz keşfedilmemiş doğal parklar ve hayvan çeşitliliği karşısında büyüleniyorsunuz. Sadece Güney Luangwa Milli Parkı bile yoğun leopar popülasyonuyla rakiplerine fark atabilir –Luangwa, Leopar Vadisi olarak anılıyor. Yapılması gereken tek şey, bölgede bir an önce beş yıldızlı safari kampları kurmak.

NCS Chinzombo 2013-11.1

Norman Carr Safaris bu konuda ilk adımı attı ve ülkenin ilk beş yıldızlı safari kampı Chinzombo’yu hizmete açtı. Güney Luangwa Milli Parkı’nda yer alan Chinzombo’nun Norman Carr Safaris imzasını taşıması ülke için büyük şans. Çünkü şirketin kurucusu, Afrika’da safari turizminin başlamasında önemli rol oynamış bir rehber ve yürüyüş safarisi konseptinin yaratıcısı Norman Carr. Bugün hayatta olmayan Afrika aşığı bu adamın tıpkı Hollywood filmlerindeki gibi bir hikayesi var. Aslen İngiliz. Ailesinin görevi gereği Zambiya’da büyümüş ve yürekten bağlandığı bu ülkede kendine bir hayat kurmaya karar vermiş. 1950’li yıllarda safari rehberliği yaparken Zambiya’nın doğal güzelliklerinin yürüyerek daha iyi farkına varılacağını düşünüp ilk yürüyüş safarisini düzenlemiş. Bu hizmeti geliştirmek için kurduğu şirket o gün bu gün Afrika’da en başarılı yürüyüş safarilerine imza atıyor.

NCS Chinzombo 2013-19.1

Zambiya’nın turizm kampanyalarında da kullandığı ve en iyisi olduğunu iddia ettiği yürüyüş safarisi nasıl bir deneyim? Silahlı bir görevli ve uzman bir rehber eşliğinde uçsuz bucaksız savanalarda yürüyerek safari yapıyorsunuz. Zambiya’nın tarzı, rakip ülkelerde yaşadıklarımdan epeyce farklı.  Örneğin Kenya ve Tanzanya’dakiler kamptan çok fazla uzaklaşmadan yapılan kısa bir çevre turu niteliğindeydi. Zambiya’da nehir kenarındaki kamplardan yola çıkıyor, timsahları ve suaygırlarını aşarak botla karşı kıyıya geçiyor ve kendinizi vahşi doğanın kollarına atıyorsunuz. Hele de yağışlı sezonda, boyunuzu geçen yeşil otların arasından bataklıkta yürür misali bata çıka ilerliyor, her an bir yerlerden leopar ya da aslan çıkabilir korkusuyla saatler süren, adrenalin yüklü bir safari deneyimi yaşıyorsunuz. İlk gün ürkmedim desem yalan olur. Yüksek otlar yüzünden etrafı kolaçan edememek tedirgin ediciydi. Ama alıştıkça ve tehlikeli olmadığını anlayınca tadına doyamaz oldum. Normalde arazi aracından izlediğim zürafaları birkaç metre ötemde bana bakarken görmek, filler üzerime yürüyecek mi diye tedirginlikle beklemek, hayvanların yediği otlara, ağaç dallarına dokunmak, bıraktıkları izleri takip etmek benim gibi doğa tutkunlarına çok şey anlatıyor.

NCS Chinzombo 2013-146.1

Chinzombo’nun yöneticilerinden Mari Voss, “Safari pahalı bir tatil ama Afrika’ya gelmek para değil, yürek işidir, herkes yapamaz” diyor. Katılıyorum. Kurdukları beş yıldızlı kampta bu düşünceden yola çıkmışlar. Konfor ve kalite bir yana, doğa sevgisi ve macera duygusunu da malzemeye katmışlar. Luangwa Nehri kıyısındaki kampın etrafı başka bazı kamplarda olduğu gibi çitle ya da elektrikli telle çevrilmemiş. Böylece hayvanlar aslında kendilerine ait olan toprakları istedikleri zaman ziyaret edebiliyor. Örneğin geceleri suaygırları nehirden çıkıp çadırların bahçesinde otlayabiliyor, leoparlar ortalıkta dolanabiliyor. Sabaha kadar çadırınızın etrafında nöbet tutan görevliler ise sizi olası tehlikelerden koruyor.

Chinzombo, Norman Carr’ın tek kampı değil. Yakın geçmişte yine köklü bir turizm şirketi olan Chongwa Safaris ile ortaklığa giden şirketin Zambiya’da beş kampı daha var. Kimisi dört, kimisi üç yıldız kategorisinde. Ama hepsi çok deneyimli rehberler tarafından yönetiliyor. Doğa bilgisi en üst seviyede, safari hizmeti her yıl dünya çapında sayısız ödül kazanıyor. Şirketin Rezervasyon ve Pazarlama Direktörü Mindy Roberts, “ Norman Carr Chinzombo’yu görseydi inanamazdı” diyor. “Çok temel ve basit şartlarda yıllarca safari hizmeti vermiş bir doğa tutkunu kendi kurduğu markanın projesi olan Chinzombo ile Zambiya’nın geldiği noktadan gurur duyardı. ”

NCS Chinzombo 2013-13.1

Zambiya’nın başkenti Lusaka’ya vardıktan sonra ülkenin tek iç hat havayolu olan Proflight’ın 1 saatlik hafif uçak yolculuğuyla ulaşacağınız Güney Luangwa Milli Parkı’nın tam ortasında, nehirde bot safari yaparak varıyorsunuz Chinzombo’ya. Güney Afrika’nın ödüllü mimarları Silvio Rech ve Lesley Carstens tarafından tamamen doğa dostu malzemelerle inşa edilen kamp -filler tarafından yıkılmış ağaçlar dahil- hepsi nehir manzaralı, verandalı, havuzlu ve geniş banyolu altı çadırdan oluşuyor. 150 metrekarelik saz damlı kanvas çadırlarda keten ve deri ağırlıklı bir dekorasyon göze çarpıyor. Krem, gri ve kahve tonları hem çadırların hem ana lobi ve bar alanının dekorasyonuna hakim. Chinzombo’da her çadırda wi-fi var. Bu, Afrika’da kolay rastlanan bir konfor unsuru değil. Ayrıca her çadırda yerel dekoratif objeler ve doğal deri kullanılmış. Göze çarpan bir sadelik söz konusu kampta. Öyle ki, ziyaretçiler mekanı “Zambiya’daki Zen” olarak tanımlıyorlar. Yemekler çok iyi, safari sonrası her konuğa uygulanan rahatlatıcı ayak masajı buraya özgü, çadırda nehir manzarasına karşı viski keyfi yapabileceğiniz vintage kristal karaf setleri de öyle… Kısacası vahşi doğanın ortasında şehir merkezinde rastlayabileceğiniz her tür konfor düşünülmüş. Ama hepsi doğaya dokunmadan, doğayla uyumlu şekilde hayata geçirilmiş. Belki de bu yüzden onca lüks ve konforun arasında kendinizi hala vahşi doğanın kucağında gibi hissetmeye devam ediyorsunuz.  Ve gerçek bir maceraperest gibi herkes için çok da kolay olmayan yürüyüş safarilerine korkusuzca çıkıyorsunuz.

Chinzombo’nun broşürlerinde şu not gözüme ilişiyor: “Önce doğa buradaydı. Bizler sadece misafiriz. Bu yüzden, gereklilik oluşursa her şeyi yıkıp başka yere taşıyabiliriz.” Norman Carr yaşasaydı, aynı şeyi söylerdi! Bugün hayatta olmayan bu efsane rehberle hiç tanışmamış olmama rağmen kendisini çok yakından tanıyormuş gibi hissetmem Zambiya’yı ve felsefesini anlamayı başararak oradan ayrılıyor olduğumun en güzel kanıtı…

Norman Carr Safaris www.normancarrsafaris.com

 

 

 

 

 

Magazine made for you.

Featured:

No posts were found for provided query parameters.

Elsewhere: